*BUGÜNE NOT*
Dünün bugünle aynı olmadığı gibi, yarın da bugün gibi olmayacak. Bu yüzden hep bugünü yaşarız. Dünün yorgunluğunu bugün atar, yine dünün acılarını bugün avuturuz. Hatta yarının sevinçleri için yine bugün çabalarız. Ne yapacaksak bugün yapabiliriz. Dünü yaşadığımıza eminiz, dünde bir çok anı biriktirip geldik bugüne. Dün yaptığımız hatayı yarın yapmamak için bugün uğraşırız. Bunun adına "Tecrübe" deriz.
Yarın, dünden daha iyi olsun diye bugün elimizden ne geliyorsa yaparız. Bir yandan biliriz ki yarın meçhul. Yine de vazgeçmeyiz yarını düşünmekten. Bunun adına "Umut" deriz. Yaşayacak olmayı umut ederiz... Daha iyi olmayı, daha güzel görünmeyi, daha çok para kazanmayı, daha çok yer görmeyi, daha çok şey öğrenmeyi, okumayı, sevmeyi, sevilmeyi... Hep umut ederiz. Aniden beklenmedik bir ölüm haberi alınca tüylerimiz ürperir, "bu kadar yakın mıydı ölüm?" Diye düşünür, "o daha şunu yapacaktı..." Diye içimiz yanar, üç beş gün sonra yine yarın için planlar yapmaya devam ederiz. Yarını gözümüzün önünde canlandırmaya tekrar başlarız. Bunun adına "Hayal" deriz. Çünkü biliriz ki, nefes aldığımız sürece hep umut vardır. Ümit olmasa, hayal kurmak mesela. Ne anlamı var ki nefes almanın? Sadece nefes almak yetseydi insana, sevmek istemeseydi, sevilmek nedir bilmeseydi. Ya da hepsinden vazgeçseydi. Yaşamının tadı olur muydu? Kocaman bir kalabalığın içinde kaybolmuş gibi hissetmez miydi insan? Umut, hep içimizde, bizimle... Onsuz gidemeyiz bir yere. Tecrübeleri de ekleriz onun üstüne, bir bir tuğla gibi işleriz hataları tecrübeleri, umudumuzla tecrübelerimizle kocaman uçsuz bucaksız hayallerimize kimse engel koyamaz. Umudumuzu yitirmeden bol hayal kurduğumuz bir hayatı hepimiz hak eder ve hak ettiğimizi de çok iyi biliriz.
Banu Ocaksoy 🍃
Dünün bugünle aynı olmadığı gibi, yarın da bugün gibi olmayacak. Bu yüzden hep bugünü yaşarız. Dünün yorgunluğunu bugün atar, yine dünün acılarını bugün avuturuz. Hatta yarının sevinçleri için yine bugün çabalarız. Ne yapacaksak bugün yapabiliriz. Dünü yaşadığımıza eminiz, dünde bir çok anı biriktirip geldik bugüne. Dün yaptığımız hatayı yarın yapmamak için bugün uğraşırız. Bunun adına "Tecrübe" deriz.
Yarın, dünden daha iyi olsun diye bugün elimizden ne geliyorsa yaparız. Bir yandan biliriz ki yarın meçhul. Yine de vazgeçmeyiz yarını düşünmekten. Bunun adına "Umut" deriz. Yaşayacak olmayı umut ederiz... Daha iyi olmayı, daha güzel görünmeyi, daha çok para kazanmayı, daha çok yer görmeyi, daha çok şey öğrenmeyi, okumayı, sevmeyi, sevilmeyi... Hep umut ederiz. Aniden beklenmedik bir ölüm haberi alınca tüylerimiz ürperir, "bu kadar yakın mıydı ölüm?" Diye düşünür, "o daha şunu yapacaktı..." Diye içimiz yanar, üç beş gün sonra yine yarın için planlar yapmaya devam ederiz. Yarını gözümüzün önünde canlandırmaya tekrar başlarız. Bunun adına "Hayal" deriz. Çünkü biliriz ki, nefes aldığımız sürece hep umut vardır. Ümit olmasa, hayal kurmak mesela. Ne anlamı var ki nefes almanın? Sadece nefes almak yetseydi insana, sevmek istemeseydi, sevilmek nedir bilmeseydi. Ya da hepsinden vazgeçseydi. Yaşamının tadı olur muydu? Kocaman bir kalabalığın içinde kaybolmuş gibi hissetmez miydi insan? Umut, hep içimizde, bizimle... Onsuz gidemeyiz bir yere. Tecrübeleri de ekleriz onun üstüne, bir bir tuğla gibi işleriz hataları tecrübeleri, umudumuzla tecrübelerimizle kocaman uçsuz bucaksız hayallerimize kimse engel koyamaz. Umudumuzu yitirmeden bol hayal kurduğumuz bir hayatı hepimiz hak eder ve hak ettiğimizi de çok iyi biliriz.
Banu Ocaksoy 🍃
Yorumlar
Yorum Gönder